SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L BUYU’

<< 969 >>

باب: من أنظر موسرا.

17- Ödeme Gücü Olan Kişiye Süre Tanımak

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا زهير: حدثنا منصور: أن ربعي بن حراش حدثه: أن حذيفة رضي الله عنه حدثه قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (تلقت الملائكة روح رجل ممن كان قبلكم، قالوا: أعملت من الخير شيئا؟. قال: كنت آمر فتياني أن ينظروا المعسر ويتجاوزوا عن الموسر، قال: قال: فتجاوزوا عنه).

وقال أبو مالك، عن ربعي: (كنت أيسر على الموسر، وأنظر المعسر).

وتابعه شعبة، عن عبد الملك، عن ربعي. قال أبو عوانة، عن عبد الملك، عن ربعي: (أنظر الموسر، وأتجاوز عن المعسر). وقال نعيم بن أبي هند، عن ربعي: (فأقبل من الموسر، وأتجاوز عن المعسر).

 

[-2077-] Huzeyfe r.a. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şunu rivayet etmiştir: "Sizden önceki kavimlerden bir kişinin ruhunu (ölümünden sonra) melekler aldı.

 

Melekler adam'a sordu: Sen hayır adına herhangi bir şey yaptın mı?

 

Adam: Ben yanımda çalıştırdığım kişilere, ödeme gücüne sahip olsalar da borçlulara süre tanımalarını ve kolaylık göstermelerini emrederdim, dedi.

 

Bunun üzerine melekler de birbirine " ona kolaylık gösterin" dediler".

 

Ebu Abdullah (Buharî) şöyle dedi: Ebu Malik, Ribî'den şöyle rivayet etti: Zengine kolaylık sağlar, fakire süre tanırdım".

 

Ebu Avane, Abdülmelik'ten, o da Rib'î'den şöyle rivayet etti: "Zengine süre tanır, fakirden alacağımdan vazgeçerdim".

 

Nuaym İbn Ebu Hind, Rib'i'den şöyle rivayet etti: "Zenginden ne verirse kabul eder, fakirden olan alacağımdan ise vazgeçerdim."

 

Tekrar: 2391, 3451

 

 

AÇIKLAMA:     Bu bölümde, zengin de olsa borçluya süre tanımanın fazileti konusu ele alınmaktadır.

 

Alimler, ödeme gücüne sahip kişinin tarifi konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

 

Bir görüşe göre, kendisinin ve nafakasını vermek zorunda olduğu kimselerin masraflarına yetecek mala sahip olan kimsedir.

 

Sevrî, İbnü'l-Mübarek, Ahmed ve İshak şöyle derler: Yanında elli dirhem para veya bunun değeri kadar altın bulunan kişi ödeme gücüne sahiptir.

 

Şafiî şöyle demiştir: Kazanma gücüne sahip bir kimse, bir dirhemi de olsa ödeme gücüne sahip sayılır. Nefsinde bir zayıflık bulunması ve bakmakla görevli olduğu birçok kişinin bulunması durumunda bin dirhemi de bulunsa fakir olabilir.

 

Bir görüşe göre, ödeme gücüne sahip olan ve olmayan kişiyi belirlemede örfe başvurulur. Kendi seviyesinde olan kişiler bakımından zengin sayılan kimsenin ödeme gücü var kabul edilir. Bunun aksi de geçerlidir. Mutemed olan görüş budur. Önceki görüşler ise, dilenmesi caiz olan ve zekat alabilecek durumda olan kişilerin tarifini belirlemeye yöneliktir.

 

 

باب: من أنظر معسرا

18- Ödeme Zorluğu İçinde Olan Borçluya Süre Tanımak

 

حدثنا هشام بن عمار: حدثنا يحيى بن حمزة: حدثنا الزبيدي، عن الزهري، عن عبيد الله بن عبد الله: أنه سمع أبا هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (كان تاجر يداين الناس، فإذا رأى معسرا قال لفتيانه: تجاوزوا عنه، لعل الله يتجاوز عنا، فتجاوز الله عنه).

 

[-2078-] Ebu Hureyre r.a., Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şunu rivayet etmiştir: "(Eski zamanlarda) insanlara borç veren bir tacir vardı. Alacaklı olduğu kişiler içinde ödeme zorluğu içinde olan biri bulunduğunda hizmetçilerine: "Ondan olan alacağımızdan almayıp, vazgeçin. Ola ki Allah da bizim günahlarımızdan vazgeçer derdi." Allah onun günahlarından vazgeçti."

 

Tekrar: 3480

 

AÇIKLAMA:     Müslim şöyle rivayet etmiştir: "Ödeme güçlüğü içindeki borçluya süre tanı­yan veya alacağını bırakan kişiyi Allah arşının gölgesinde gölgelendirir."

 

Yine Müslim, Ebu Katade'den merfu olarak şöyle rivayet etmiştir: "Kim, kı­yamet gününün sıkıntılarından kurtulmak isterse ödeme güçlüğü içindeki borç­luya süre tanısın veya alacağını almasın."

 

Nesaî'nin rivayetinde şöyle yer almaktadır: "Borçlu zengin ise alacağımızı al, fakir ise alma, alacağımızı ona bırak."

 

Vazgeçme / bırakmak sözcüğünün kapsamına; süre tanımak, alacakta indi­rim yapmak ve güzel bir şekilde tahsil etmek girer.

 

Bu ve önceki hadis yalnızca Allah için yapılan küçük iyiliklerin pek çok bü­yük günahı sileceğini göstermektedir.

 

Yine bu hadis, bir iyiliği bizzat yapmasa bile bunu emreden kişi için de se­vabın söz konusu olduğunu göstermektedir.

 

Tüm bu çıkarımlar "Bizden öncekilerin şeriatlarına dair bir hüküm, bizim şe­riatımızda övgü ile yer aldığında ona uymak bizim hakkımızda da güzel olur" şeklindeki temel prensibe dayanmaktadır.